5 Nisan 2010 Pazartesi

Armanın Gururu Sarı Melekler


"Vur bakiiiim!!!", "Ööööff parantez oldu mal!", "Yapmaaa beeee!!!", "İşte bu yaaaa!!!"... Bu nidalarla izledim maçı, Fenerbahçe'nin Kayserisporla olan maçına tercihen. Bana, lisedeyken televizyon olan hazırlık sınıflarına inip izlediğim voleybol maçlarını hatırlattı. Hani şu Neslihan'lı Natalia'lı Bahar'lı falan efsane milli takım kadrosu. Yürümüş gitmişlerdi. Herkesin inanılmaz heyceanlandığını ve spor haberlerinin ilk sırasına voleybol branşının yerleştiğini hatırlıyorum. O zamanlar biz de oynuoyrduk, okul takımını finale falan çıkarmıştık. Hey gidi günler! Bu akşama geri dönelim biz, geçmişe mazi... O bahsettiğim zamanki milli takım için Türk spor tarihinin en başarılı 3. takımı deniyordu. 1.si dünya kupasında üçüncü olmuş futbol takımımızdı, 2. ise UEFA' kupasını kaldırmış Galatasaray'dı hiç süphesiz. İşte Sarı Melekler o takımı dahi geride bıraktı benim gözümde. Avrupa'nın kadın voleybol kulüpleri bazında en büyük kupası olan Şampiyonlar Ligi'nde final oynamak... Hayal etmek kolay olsun diye önceki yazıda olduğu gibi futbol üzerinden gideceğim. Şampiyonlar Ligi'nde finale yükselmişsiniz ve Barcelona'ya karşı oynuyorsunuz. Karşınızda Messi'ler İbrahimovic'ler Xavi'ler falan var. 2-0 geriye düşmüşsünüz. Son dakikalarda maçı 2-2 getirip uzatmaya bırakmışsınız şampiyonluğu. Ülkedeki sevinci, merakı, tedirginliği, stresi hatta bazılarının kızgınlığını, çekememezliğini bir hayal edin hele. Tam inandığınız anda, tam "Ulan tuttuk kupanın bir ucundan yau!" dediğiniz anda kayıp gidiyor elinizden o ağır saf gümüşten kupa penaltılar sonucunda. Büyük hayal kırıklığı büyük moral bozukluğu... Gerçi Barcelona'nın karşısına koyduğumuz Fenerbahçe futbol takımının gücüyle voleybol takımımız Fenerbahçe Acıbadem'in gücü bir değil. Fenerbahçe Acıbadem'e bir Manchester United veya bir Chelsea gözüyle bakıyorlar. Final oynaması bize süpriz geliyor olabilir ama Avrupa'daki voleybol otoritelerine göre beklenen bir durumdu. İstatistikler bize bunu daha iyi anlatıyor gerçi. Ligde yaptığı 22 maçta yenilgi yüzü görmedi Fenerbahçe Acıbadem. Ve buraya dikkat: 22 maçta yalnızca 2 set kaybetti! En yakın iki rakibine 11 puan fark attı ve normal sezonu lider bitirdi. Gelelim Şampiyonlar Ligi istatistiklerine. Grup maçlarında 6 maçta yenilgi yüzü görmeden yalnızca 2 set vererek son 12 takım arasına kalıyor. Bir üst turu da rakibine set vermeyerek geçiyor. Son 6'da rakibine "yine" set dahi vermeden 2 maçı da 3-0 alarak final four'a çıkıyor. Bu zamana kadar tüm voleybol eleştirmenleri aynı yorumu yapıyorlar: "Fenerbahçe Acıbadem, henüz stresi yüksek gerilimi had safhada maçlar oynamadı. Final Four'da işleri zor."... Belki Final Four'un getirdiği stres belki de (ki daha büyük ve güçlü bir ihtimal) final four'un düzenlendiği Cannes'ın takımı olan RC Cannes'ı tie-break'le 3-2 mağlup ediyor adeta deplasmanda oynayarak. Final de ise İtalyan milli takımının iskeletini oluşturuan, maçtan sonra verilen ödüllerle bu yıl turnuvanın en iyi oyuncusu seçilen Piccinini gibi bir yıldıza sahip olan ve İtalyanların haricinde Fürst, Gujka gibi yıldızlarla da desteklenmmiş kadın voleybolunun Barcelona'sına karşı oynayıp çok yaklaştığı kupayı maalsef kaybediyor.Yani toplam 12 maçta 11 galibiyet alan ve tek mağlubiyetini de finalde almış olan bir takımdan bahsediyoruz. MUH-TE-ŞEM!!!

Aziz Yıldırım yönetimi ve taraftarlar da bu takıma göstermelik değil, bizzat yerinde izleyerek desteklerini verdiler. Hatta Fenerbahçe'nin Kayserispor maçında taraftarlar maçın 80. dakikasında (Fenerbahçe Acıbadem'in kupayı kaybettiği anlarda) "Armanın Gururu Sarı Melekler" pankartı açarak onlara İstanbul'dan da destek verdiklerini, onlarla gurur duyduklarını ve -dikkat- yalnızca Fenerbahçe'nin futbol takımına değil tüm branşlarına yani Fenerbahçe Spor Kulübü'ne, kulübün renklerine aşık olduklarını ilan ettiler herkese...
Üzülmemek de elde değil ki. Belki de Bergamo, 3-0 veya 3-1 gibi bir üstünlük sağlamış olsa bu kadar içimize oturmazdı. Tie-break'te biraz da acemice hatalar sonucunda kaybettiğimiz finalin seneye de olacağını unutmuyoruz ve kazandığımız ikincilikle de gurur duyuyoruz! Bu takım hiç süphesiz saydığım nedenlerden ötürü Türk takım sporlarının en başarılısıdır. Ne zaman bir kulüp takımımız ya da milli takımımız çıkıp Avrupa'nın veya Dünya'nın en büyük kupasını kaldıracaktır işte o zaman o takım en iyisi olacaktır... Şimdi herkes Sarı Melekler'le gurur duysun ve avuçları patlayana kadar alkışlasın!

1 yorum:

snowflake dedi ki...

piccinini'yi doğru yazmışsın bu sefer:)
valla ben fener'e üzüldüm. hayret verici olan herkes aşırı tatminsiz bu sonuçtan. sanki çeyrek finalde yenilmiş muamelesi var takıma. tamam kupayı almalarını isterdik tabi de yenildiler diye bu kadar da karamsar olunmaz. sonuçta karşımızda avrupa'nın en iyi 2.si olmuş bi takım var... ve antrenörün bile şampiyonlar ligindeki ilk final four'u. seneye yeniden bu kadar güçlü ve birbiriyle iyi anlaşan bi kadro olursa kupayı almayı ümit ediyorum.
ayrıca türkiye'ye avrupadan bi kupa girecekse 6S getirir diyen galatasaraylı mal arkadaşlarıma da buyursunlar o zaman onlar sıkıyosa getirsin bu kupayı diyorum. lafla olmuyo bu işler...