23 Aralık 2009 Çarşamba

Katalan Açılımı


Avrupa'da 19.yy'da yaşanan düşünsel devrimlerden İspanya sınırları içerisinde ilk etkilenenler Katalanar'dı. Ekonomik özgürlük ve bağımsızlıklarını kazanma isteği belirgin bir milliyetçiliği doğurmuştur. 19.yy'dan bu yana kendi dillerini etkin bir biçimde kullanmışlardır. Franco dönemi İspanya'sında ele geçirilen en son bölgedir ve 75te Franco öldükten sonra 78de hazırlanan anayasaya Katalonya'nın özerkliğini 79 yılında sokmayı başarabilmişlerdir. 2006 yılında "İspanya içerisinde bir ulus" olabilmek için referanduma gidilmiş ve sonuç olumlu çıkmıştır. Katalanlar 2006 yılından beri "daha fazla" özerktirler.
Yıllardan beri bir devlet olarak tanınmayan ama kendi milli birliklerini oluşturmuş olan toplumların FIFA, UEFA, FIBA gibi spor organizasyonlarına Birleşmiş Milletlere üye olmadan önce kabul edilmiş olmaları sık görülen bir durum. Şu an itibariyle FIFA'nın 207, BM'nin ise 191 üyesi bulunmakta. Oluşturdukları milli birlikleri, masa başında uluslararası anlamda kabul edilmemiş bu toplumlar, sahalarda ve parkelerde ülkelerini temsil etmektedirler.

Katalonya özerk bölgesi ne BM'ye ne de FIFA'ya üyedir. Ancak onlar da "ülkelerini" sahada temsil etme yoluna gidenlerden tıpkı İspanya'nın diğer özerk bölgeleri gibi. Bu özerk bölgeler genelde kendi aralarında bazen de diğer ülkelerin milli takımları ile yaptıkları futbol karşılaşmaları ile seslerini duyurmaya, milliyetçiliklerini yaşatmaya devam etmektedirler. Dün Katalonya milli takımı Arjantin ile bir dostluk maçı oynadı. Arjantin ile yaptıkları ilk maçları değil bu. Diğer özerk bölgelerle yaptıkları maçlar dışında en çok Arjantin ile oynamış olmaları da bir süpriz değil. Barcelona'nın iç sahada oynadığı her maçta ve Katalonya Milli Takımının yaptığı her maçta açılan "Catlonia is not Spain" pankartları bu durumu özetler nitelikte. Arjantin'in de tarihinde bir İspanyol sömürgesi olduğunu düşünrsek, en büyük ortak özellikleri İspanya Krallığına olan başkaldırışları. İki milleti de birbirine yakın hissettiren bir özellik. Arjantinli Messi'nin Barcelona altyapısına verilme sebebi, Messi'nin büyüme sorunun yanı sıra Barcelona'nın bir Katalan kulübü olmasıdır aynı zamanda.

Peki Katalonya'nın İspanya Krallığı'na olan başkaldırısını ve İspanya bünyesinde geçirdiği süreci Kürt açılımına benzetebilir miyiz? Ahmet Altan'ın kovulmasına yol açan 1995 tarihli "Kürdiye Cumhuriyeti" başlıklı yazısını hatırlayalım. Bu yazıda yaptığı benzetmelerin bir başkasını dün oynanan maç için yapsak? Düşünsenize, özerklik kazanmış Kürtler, diyelim ki ezeli düşmanımız ebedi dostumuz Yunanistan'la dostluk maçı oynuyorlar. Maçtan önce çeşitli gösteriler, Türkiye aleyhinde. Tribünde açılan pankartlar "Kürdiye Türkiye değildir" diye. Hele ki Milli takımın yıldız oyuncularının Kürt kökenli olup bu maçta da forma giydiklerini. Nasıl karşılardı bu maçı milletimiz? İspanya'da olduğu gibi günün en çok izlenen programı olur muydu? Tribünlere koşar mıydık bu organizasyonu ve futbol şölenini yerinde görebilmek için? Güvenlik güçlerine ihtiyaç duymazdık herhalde böyle bir futbol maçında? Devletimizin saygı değer yetkilileri gerek duyar mıydı acaba televizyonlara çıkıp bir dizi açıklama yapmaya ve önemli tedbirler almaya? Buna gerek duyar mıydık? Bir düşünün sadece. Ne olurdu bu maç oynansaydı? Öncelikle Yunanistan sınırına asker yığıp bir cephe oluştururduk. Hızla silahlanmaya gidilirdi, olağanüstü hal ilan edilirdi. Karşılıklı notalar verilirdi. Yurt içinde Kürt vatandaşlarına yönelik önlemler alınır hepsi birer terörist yaftalamasına maruz kalırdı. Ülke genelinde özellikle doğu illerinde yoğun güvenlik önlemleri alınır ve Kürtler aleyhine gösteriler düzenlenirdi. Büyük ihtimal Cumhuriyet mitingleri yapılırdı Cumhuriyetimizi korumak amacıyla. Paranoyalardan ibaret bölünme korkusu had safhaya ulaşırdı. Suçlardık bütün ülkeleri bu maça destek çıktıkları için; Türk'ün Türk'ten başka dostu yok ne de olsa. Belki de o tribünleri basıp "yıkarlardı". Kısacası dünkü maçta yaşananların ve sonrasında yaşanacak olanların hiçbirine şahit olamazdık. Bu soruyu hocalarıma sorduğumda aldığım cevap "hazır değiliz böyle durumlara" oldu. Belki de doğru söylüyorlardı. Hazır değiliz demokratikleşmeye; sevgiyle ve barış içerisinde yaşamaya.

1 yorum:

dragaman dedi ki...

o zmn sana malum melodiyle diyorumki ''paranoya paranoya paranoya paranoya''..